Memur Sen Artvin İl Başkanı İbrahim İnce, 1 Mayıs mesajı yayımladı.
İnce; "Bugün 1 Mayıs… Fakat bu kez, emeğin bayramında, dayanışma
günümüzde ne yazık ki alanlarda ve meydanlarda değiliz. Çünkü Kovid-19 ve neden
olduğu pandemi; meydanlardan haykıran, dayanışma ruhuyla alanlarda buluşan biz
emekçileri alanda değil sanal ortam bayram kutlamaya, dayanışma yönünde
buluşmaya zorluyor. Bugün, hem kaybettiklerimizin üzüntüsünü hem de pandemiyi
yenme noktasındaki gücümüzü ve virüsle savaşacağımıza dair umudu aynı anda
yaşayacağız ve haykıracağız.
Evet… Bugün sadece Türkiye’de değil, Dünyanın hemen bütün
ülkelerinde; kamu görevlileri, işçiler, işsizler, öğrenciler, yaşlılar ve
gençler hayatta kalmak için evde kal çağrısıyla karşı karşıyalar.
Biz de buradan sesleniyoruz; virüsü yeninceye kadar evde
kalalım, virüsü yenmek için tedbirlere uyalım, pandeminin bitmesi için
umudumuzu koruyalım ve insanlığın yarına dair umudunu diri tutmak için
direncimizi daima yüksek tutalım.
Biz emekçiler, kamu görevlileri ve dayanışma ruhunun
taşıyıcı özneleri olarak 1 Mayıs Bayramında farklı yerlerde fakat yan yanayız.
Pandemiye rağmen emekçiler, sendikalar, sendikacılar ve sendikalılar olarak el
ele, yürek yüreğe, emek mücadelesine devam ediyoruz. Aynı meydanda değiliz
fakat kesinlikle aynı duygudayız, aynı çabadayız, aynı noktadayız… Pandemiye
karşı da sömürüye karşı da teröre ve şiddete karşı da hep bir aradayız ve
dayanışma içinde olacağız.
Türkiye’nin en büyük emek hareketi Memur-Sen
olarak;
Bu 1 Mayıs’ta da emeğin değerini, emekçinin alın terinin
yüceliğini, helal ekmeğin güzelliğini, kamu görevlilerinin Devlet ve millet
için önemini haykırıyoruz. Pandemi sürecinde kamu hizmetlerinin aksatmadan
yürüten kamu görevlilerine, kamu yönetimine teşekkür ediyoruz.
Bu süreçte şifa için evini, eşini, evlatlarını, ailesini
ve yakın çevresini ikinci plana iten, fedakârlık bayrağını zirveye diken sağlık
çalışanlarımıza, doktorlarımıza, hemşirelerimize ve diğer tüm sağlık
personelimize şükranlarımızı, saygılarımızı sunuyoruz.
Bizlere Türkiye’de yaşamanın değerini bizzat yaşatan
sağlık çalışanlarımıza; “iyi ki varsınız” diyor ve onlardan helallik
istiyoruz.
Korona salgını, kamu hizmetlerinin vazgeçilmezliğini,
özelleştirilmemesi gerektiğini, kamu görevlilerinin ve onların iş güvencesinin
millet için güç ve güven kaynağı olduğunu, Devlet için ise beka garantörü
konumunda bulunduğunu, iş, ücret, liyakat ve kariyer güvencelerinin ise kamu görevlilerinin
vazgeçilmez ve yok sayılamaz hakları olduğunu bir kez daha teyit
etmiştir.
Bu süreç Güçlü Memur-Güçlü Devlet söylemimizin somut,
tartışmasız ve aksi iddia edilemez bir şekilde kanıtı da olmuştur. Türkiye’nin
sağlık sistemi; kamu personel sisteminin güvenceli olması sayesinde koronaya
karşı insanımızı hem korumuş hem de kaygıdan ve korkudan uzak tutmuştur.
Korona sonrasında ilk yapılması gereken işlerden biri,
kamu personel sisteminin bütünüyle ve herkes için kadrolu ve güvenceli
istihdamla şekillendirilmesi olmalıdır.
İş güvencesine sahip olan, ücret güvencesine sahip olan,
kariyer ve liyakat noktasında adil Devlet güvencesine sahip olan bir sistem tam
olarak kurulduğunda; Sosyal Devlet de, insan onurunu esas alan Devlet de,
demokratik hukuk Devleti de daha hızlı ve eksiksiz biçimde hem tesis hem de
teşkil edilir.
Çağı erdemle, Dünyayı adaletle, insanı emekle, insanlığı
merhametle, vakti refah ve felahla buluşturma misyonuna sahip Memur-Sen
olarak;
Artık
Suriye’de akan kan dursun istiyoruz…
Yeter…
Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Doğu Afrika’da Devlet terörü son bulsun
diyoruz…
Doğu Türkistan’da kardeşlerimiz Çin zulmünden ve
işgalinden kurtulsun, onların da insan onuru korunsun çağrımızı
yineliyoruz…
Bir millet iki Devlet olmanın hakkını veren kardeş
Azerbaycan’ın, Dağlık Karabağ’daki hukuku tanınsın…
Bütün Dünya’da darbe yönetimleri sona ermeli, darbeciler
hesap vermeli, milletin iradesiyle seçilenler göreve gelmeli bakışımızı bir kez
daha ifade ediyor, her tür darbeye, vesayete karşı olduğumuzu bir kez daha
haykırıyoruz…
Filistin üzerindeki İsrail işgali, Kudüs’e yönelik
Siyonist vahşeti bitirmek siyonist katillere insanlık önünde hesap verdirmek
bütün insanlığın ortak iradesi ve gayesi olmalıdır…
Pandemi insanlara yaşatılan zulümleri, insanlığa yönelik
terör, zorbalık, zulüm gibi tehditleri örtmemeli, perdelememeli,
unutturmamalı…
Dünya’nın huzura ve barışa, insanlığın adalete ve refaha
dair hakkı ve haykırışı, bilinmeli, duyulmalı ve daha adil Dünya daha müreffeh
insanlık için birlikte yol alınmalı…
Kovid-19; yaşadığımız sıkıntıları, Dünya düzenine dair
itiraz ve isyanlarımızı, neo-liberal politikalara karşı duruşumuzu,
anti-emperyal ve anti-kapitalist bakışımızı yok etmemeli, ertelememeli, sona
erdirmemeli…
Bizler, Memur-Sen’in kurucu iradesinden aldığımız fikrî
emaneti ve medeniyet değerlerini esas alarak hep birlikte sesleniyoruz;
Anadolu’nun kadim birikiminin ürettiği “insanı yaşatan Devlet” ve “her şeyi
Devletten beklemeyen millet” işbirliğiyle, pandemi sürecini en az hasarla ve ulaşılabilecek
en yüksek hızla aşma hedefindeyiz. Bunu birlikte başaracağız… Evde kalarak,
tedbirlere uyarak, hem sağlığımızı koruyacağız hem de diğer insanların
sağlığının korunmasına katkı sunacağız.
İnancımızın irfanî bakışı, milletimizin insanî yaklaşımı
ve Devletin idarî başarısı bugüne kadar olduğu gibi, bu süreçte de bize umudu
diri tutma, tünelin sonundaki ışığa biran önce ulaşma ahlakı ve azmi
sağlıyor.
Bizler korku yerine tedbirin, kaygı yerine umudun,
dilenmek yerine direnmenin, vazgeçmek yerine sabretmenin, kamplaşmak yerine
paylaşmanın, çatışmak yerine dayanışmanın, restleşmek yerine selamlaşmanın
salık verildiği ve önerildiği bir medeniyetin ve inanç ikliminin mensupları
olarak; işimize sahip çıkacağız, haklarımıza sahip çıkacağız, hukukumuzu koruyacağız,
diğerlerinin hukukunu da korumayı ve dokunulmaz görmeyi esas alacağız.
Salgın tehdidinin bütünüyle bittiğini göreceğimiz
günlerin yakın olduğuna inanıyoruz. Pandemi üzerinden “hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak”, “çok şey değişecek”, “dijital dönüşüm hakim olacak”, “yapay zekâ ve
bütünleşik sistemler istihdamda insan emeğini gereksiz kılacak”, “robotik
üretim ve sistemler maksimum verim minimum istihdam anlayışıyla insan elini ve
emeğini değersizleştirecek” gibi öngörülerin, dayatmaların, kurnazlıkların
hiçbirine itibar da etmiyoruz, izin de vermeyeceğiz.
Herkes şunu bilsin ki; Dünya insanın ve insanlığın
ikametgâhıdır. İnsanın merkezde olmadığı hiçbir sistem, insana dayanmayan
hiçbir üretim, insan aklının ve ahlakının şekillendirmediği hiçbir hizmet
insanilik vasfını taşıyamaz ve ihtiyaçları karşılayamaz. Daha da ötesi insan
yoksa emek yoktur. İnsan yoksa üretim de tüketim de yoktur. İnsan yoksa hayat,
hayal, umut ve özgürlük yoktur. Bunu içinde bulunduğumuz süreçte kamu işvereni
de, özel işvereni de, sermaye de, kamu görevlileri de, işçi de, işsiz de çok
iyi yaşadı ve gördü.
Şu unutulmamalı; Bugün sağlığın korunması, salgının son
bulması ve pandeminin en az hasarla atlatılması için ortaya konan; asgari düzeyde
personelle hizmet sunma, nöbetleşe, dönüşümlü ya da uzaktan çalışma gibi
yöntemler ve çalışma şekilleri arızidir, tedbiridir ve nihayetinde
sürdürülebilir de değildir.
Bu gerçekten hareketle, hiç kimse pandemi sürecindeki bu
uygulamaları kalıcı hale getirecek önerilerde bulunmayı, sistemler kurmayı,
düzenlemeler yapmayı aklından dahi geçirmemeli, ülkeye ve millete vakit
kaybettirmemeli…
Biz Türkiye’nin emek, erdem, adalet hareketi Memur-Sen
olarak, hem 1 milyonu aşkın üyemiz hem de 4 milyona yaklaşan kamu
görevlilerimiz için diyoruz ki; biz zor zamanda fedakârlık yapmayı olağan
görevimiz, sıkıntılı süreçlerde ve seferberlik dönemlerinde çalışma süresi ve
iş yükü gözetmeden verilen görevleri yerine getirmeyi doğal sorumluluğumuz,
millete karşı borcumuz olarak kabul ederiz.
Kamu görevlileri olarak; olağan, olağan dışı ya da olağan
üstü hallerde hizmeti aksatmamak, milletin huzurunun kaçmasına engel olmak,
milletimizin hukukunu, haklarını korunmak, gözetmek ve geliştirmek için sürekli
ve kaliteli kamu hizmetleri sunarız, hizmete erişimi kolaylaştırmayı, hizmetin
kalitesini artırmayı hedefleriz.
Diğer taraftan emeğin hukukunu, kamu görevlilerinin
haklarını, kurumları, görevleri, unvanları, kıdemleri, kariyer ve liyakat
eşikleri üzerinden fırsatları, imkânları ve kazanımları artırmayı hem sendikal
misyonumuzun hem de adalet terazisinin gereği olarak görüyoruz.
Bu çerçevede, korona virüsle mücadele kapsamında alınan
tedbirlere rağmen kamu kurum ve kuruluşlarında hiç kimsenin iş, maaş, hak ve
hukuk kaybı yaşamaksızın bu süreci atlatmasına zemin oluşturan herkese teşekkür
ediyoruz.
İşçi kardeşlerimizin işten çıkartılmasına ilişkin
kısıtlamaya, işverenlerin teşviklerle desteklenmesine, borçlarının
ertelenmesine ve ötelenmesine, kısa çalışma ödeneği ile işyerlerinin istihdam
verilerinin korunmasına dair tedbirleri doğru buluyor, teşvikleri duruma uygun
ve makul kabul ediyoruz.
Pandeminin, mücadelemizin katkısıyla biteceği gerçeğinden
hareketle; haklarımıza, hukukumuza, mali, sosyal ve özlük hakları noktasındaki
taleplerimize ve tekliflerimize dair çerçeveyi paylaşmayı da, yakın tarihte
gerçekleşecek normalleşme için gerekli bir adım olarak görüyoruz. Bu amaçla
diyoruz ki;
Kamuda
kadrosuz personel kalmasın… Kamuda güvencesiz kimse olmasın…
Kariyer ve liyakat sistemi tarihi birikimimize ve
medeniyet perspektifimize uygun biçimde kurulsun ve uygulansın…
Kamu görevlilerine verilen vaatler kapsayıcılık esasıyla
ve herkesi mutlu edecek bir anlayışla yerine getirilsin. Ek gösterge artışında;
sonuç gecikmemeli, kapsam genişlemeli ve düzenleme en kısa sürede
gerçekleştirilmeli. 3600 ek gösterge artışı bir an önce yapılmalı, kapsamda
daha fazla kamu görevlisi yer almalı, kurum, unvan, öğrenim ayırımı kesinlikle
yapılmamalı
Kovid-19 ile mücadelede ön safta bulunan sağlık
çalışanlarının bu süreçte ortaya koyduğu performans, personel mevzuatı yönüyle
değerlendirilsin ve değerli görülsün.
Yıpranma tazminatından, salgın hizmetleri tazminatına,
görev maluliyetinde şehit sayılmaya, iş barışını bozan performans uygulamasına
son verilmesinde adaletli bir ücret ve ek ödeme sistemine geçilmesine, yeteri
personel istihdamından uzun çalışma sürelerinin ve iş yükünün azaltılmasına,
konukevlerinde yemek ihtiyaçlarının karşılanmasından çocuklarının bakımına dair
talepler, teklifler ve projeler ele alınsın, uygulamaya konulsun ve bunlarla
ilgili düzenleme yapılsın.
Mal üretimi ve ürünlerin tedarik zinciri noktasında bu
süreçte ikame edilemez sorumluluk üstlenen PTT çalışanlarına ortaya koydukları
gayret ve yüksek fedakârlık nedeniyle döneme mahsus mali ve sosyal hak
düzenlemesi yapılsın. Bunun yanında statü farkı olmadan eşit işe eşit, aynı
hizmete aynı kadro ve istihdam türü uygulansın, İHS personel sistemi
kaldırılsın, yıpranma hakkından PTT çalışanları da yararlansın.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda kamu, erteleme yerine,
öncelemeyi; geride durma yerine öncü olmayı tercih etsin.
Pandemi nedeniyle istihdamda yaşanan negatif eğilimi
bitirmede kamu öncülük yapmalı, kamunun boş kadrolarına dönük atama süreçleri
hızlandırılmalı, ataması yapılanlar biran önce göreve başlatılmalı.
4B ye geçirilen 4C li personelin zorunlu emekliliği, ek
ödeme yoksunluğu, görevde yükselme yoksunluğu son bulmalı.
Gelir vergisinde adalet beklentimiz karşılanmalı, oranlar
düşsün talebimiz dikkate alınmalı.
31 Mart seçimleri sonrasında görevine son verilen
belediye personeli, gerekirse yasal düzeleme yapılarak görevine iade edilmeli,
boştan geçen süreleri de gelir kayıpları da tazmin ve telafi edilmeli.
Kılık kıyafet dayatmasına son vermenin, grev ve siyaset yasağına
son vermenin pandemi sonrasına normalleşmeye katkısının büyük olacağı görülmeli
ve kamu görevlilerine bu yasaklara son müjdesi verilmeli.
Ek göstergeleri yükseltmek, ek ödemeleri emekli
ikramiyesi ve maaşına dâhil etmek artık gerçekleşsin.
Ailenin korunmasına, çocuklarımızın ve gençlerimizin
sapkın yönelimlerden uzak tutulmasına, belirli grupların bu alan üzerinden
toplumsal yapımızı ve ahlakımızı bozma tezgâhları kurmamasına dair
hassasiyetimizle hem iç hukukta hem uluslararası sözleşmelerde nesli, nesebi,
aileyi ve toplum ahlakını ve sağlığını olumsuz etkilemeyi mümkün kılan hükümler
ve vaatler ele alınmalı, elden geçirilmeli ve elenmeli.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi de, annelik hakkının
korunması da, anne çocuk ilişkisinin sağlıklı şekilde kurulması da kadın kamu
görevlilerinin yönetim görevlerinde yer alması da tarihi birikimimizle,
medeniyet değerlerimizle başarılabilecek alanlardır. Herhangi bir sözleşmenin
projenin ya da dış kaynaklı ya da dış destekli girişimin bu alan üzerinden söz
söylemesine ya da sözler üzerinden zihinleri kirletmesine izin
verilmemelidir.
Emekliler, bu ülkeye hizmet etmiş emekçilerdir.
Maaşlarını artırmak, kaygılarını azaltmak, aile ve çocuk yardımından
yararlandırmak; yeni, büyük ve güçlü Türkiye için zor olmasa gerek…
Akademik hizmet sendikacılığı anlayışının mimarı, kamu
görevlilerinin hak arama ve hukuk korumada yetkili konfederasyon sıfatıyla
mihmandarı Memur-Sen olarak; erdemli sendikacılıktan, hizmet sendikacılığından,
çözüme odaklanan ve teröre, şiddete bulaşmamış herkesi kucaklayan anlayıştan,
sendikal alana ilgiyi ve desteği artıran çalışmalardan vazgeçmeyeceğiz.
İzinlerin gün esasıyla kullanılmasını, yardımcı hizmetler
sınıfına son verilip o sınıftaki personelin durumuna uygun sınıfına
aktarılmasını, kıdem ücretinde güncelleme, zam ve tazminatlara ilişkin
kararnamede güncelleme yapılmasını bekliyor ve istiyoruz.
Hizmet sınıfları değiştirilen; müze araştırmacısı,
arşivci, folklor araştırmacısı, kütüphaneci, kitap patoloğu, sosyologlar ile
biyologlar ve bu kapsamda emsalleri ya da benzerleri ile farklı zam, tazminat,
oran ve miktarlarına tabi tutulan personelin mağduriyetinin giderilmesini
istiyoruz.
Fiili hizmet zammının kapsamı özne ve hizmet kolu yönüyle
genişletilmeli, daha önce yapılan çalışmalar çerçevesinde ortaya konan irade
mevzuata yansıtılmalı.
Kamu hizmetinin sunumu sırasında şiddete maruz kalan kamu
görevlisi ayıbından kurtulmak, sağlık çalışanlarının şiddete karşı korunması
noktasında atılan doğru adımı diğer kamu görevlilerini de kapsayacak şekilde
yaygınlaştırmak hem insani hem de idari önceliğimiz olmalıdır.
1 Mayıs dayanışma bayramında, kamu görevlileri
sendikacılığında toplu sözleşme ikramiyesinin yükseltilmesi ve dayanışma aidatı
uygulamasına geçilmesi talebini yineliyoruz.
Kamu görevlileri; büyümeden, refah artışından pay almalı,
büyüyen Türkiye’nin fırsat ve imkânları adil paylaşılmalı…
4688 sayılı Kanun kapsamlı şekilde değişmeli. Yasanın
eksikleri, masanın fazlalıkları, toplu pazarlığın eksik yanları, kamu görevlileri
hakem kurulunun tarafsızlık vasfına dair noksanlığı giderilmeli.
Ekonomik ve Sosyal Konseyin yasal düzenlemesi yapılmalı,
ivedilikle toplanmalı. Katılımcı demokrasi seçenekleri artırılmalı.
Kurum İdari Kurulları, KPDK gibi sosyal diyalog, çözüm
paydaşlığı mekanizmaları etkin kullanılmalı. Pandemi nedeniyle yapılan
toplantılar normalleşme adımı kapsamında takvim belirlenerek biran önce
yapılmalı.
Kadrosuz usta öğreticilerin, vekil ebe-hemşirelerin,
vekil imamların, ek ders ücreti karşılığı görev yapanların birikimleri yok
sayılmamalı. Kamuda istihdamları için seçenek ortaya konmalı.
Evet, kamu görevlileri sendikacılığı için taleplerimiz
elbette bunlarla sınırlı değil. Çok genel bir söyleyişle emeğin değerinin
bilindiği, kamu hizmetinin önemsendiği, kamu görevlilerine emeklerinin
karşılığının bihakkın verildiği, helal alın teri ve ekmek ilişkisinin
gözetildiği, işi bilenin yükseldiği, öğrenmek isteyenin eğitildiği, eksiği
olanın el birliği ile telafi edildiği, emeğinin karşılığının yük değil hak
olarak görüldüğü bir kamu personel sistemi, mevzuatı ve sendikal haklar kulvarı
oluşturmak herkesin ortak hedefi ve eylemi olmalıdır.
Bizler “hak aramayı”, “emek için daha çok kazanmayı”,
“emeğin değerini artırmayı”, “yasakları bitirmeyi”, “insan onurunu korumayı ve
özgürlükleri genişletmeyi”, insanı esas alan sivil toplum anlayışımızın
emek-erdem ilişkisine dayalı sendikacılık ahlakımızın gereği ve gerçeği kabul
ediyoruz.
Biz 1 Mayıs’ın merkez kavrama olan dayanışmaya en çok
ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde; onur, emek, özgürlük ve umut mücadelesini
insanlığa karşı görevimiz kabul ediyoruz.
Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlere rahmet, hayatta
kalma mücadelesi verenler şifa, bu mücadeleyi yürüten ve yönlendiren herkese
güç ve sabır diliyoruz.
Huzura ve barışa ulaşmayı, fıtratımızı, akıl ruh ve beden
sağlığımızı korumayı, sosyal güvenliğe, iş güvencesine, adil ücrete ve gelir
dağılımına, dinlenme ve kendini geliştirme haklarına sahip olmayı önemsiyor ve
bunlar için zaman ve emek harcamayı üyemize, ülkemize ve insanlığa karşı
görevimiz olarak görüyoruz.
Pandemi sürecinde tedbirlerle hayatımızı koruma yerine,
korkularla anımızı yönetmeye yeltenenlere, yardımlaşmayı önermek yerine
rekabetle kapışmayı tercih edenlere, dayanışma içinde umudu yüklenmek yerine
çatışmayla umudu tüketmeyi benimseyenlere sırtımızı ve aklımızı döndük.
Biz umudu inancın gereği kabul ediyoruz. Biz insanın ve
insanlığın kaldırabileceğinden daha ağır bir yükle imtihan edilmeyeceğine
inanıyoruz. Tam da bu yüzden pandemiyi yeneceğimize, şiddetten teröre,
zorbalıktan sömürüye, kapitalizmden emperyalizme, neo-liberalizmden siyonizme,
insanı yok sayan, insani değerleri yok eden, insanı köle gibi gören, yapay zeka
tehdidiyle insanlığın aklını ve ahlakını ele geçirmeye yeltenen her şeye,
herkese, her fikre, her ideolojiye karşıyız, kapalıyız ve isyandayız.
1 Mayıs’ta dayanışmanın ve emeğinin bayramının
heyecanıyla, şuna yürekten inanıyor ve haykırıyoruz; bizi birbirimize hasret
bırakan, aynı masada çay içmemize, aynı odada sohbet etmemize, kucaklaşmamıza,
kavuşmamıza, musafaha ederek dostlaşmamıza geçici engel koyan pandemiyi
yeneceğiz, yardımlaşacağız, dayanışma içinde umuda yol alacağız.
Bugün olduğu gibi hep birlikte haykıracağız; yaşasın
emeğimiz, yaşasın birbirimize karşı sevgimiz ve muhabbetimiz, yaşasın
inancımızın bize müjdelediği umut ve yaşasın emek için ter döken, zaman
harcayan herkesin direniş ruhu" dedi.
Yorum Gönder