ARTVİN’DE DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN ‘SESSİZ ÇIĞLIK’
Doğu Türkistan’daki Çin zulmünü protesto etmek amacıyla
Artvin, tek ses, tek yürek oldu.
İnsan Hakları ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı
Artvin Şube Başkanı Latif Yılmaztürk tarafından yapılan basın açıklamasına
Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği Artvin Şubesi, Tügva, Ensar Vakfı,
İlim Yayma Cemiyeti ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Halitpaşa meydanında gerçekleşen basın açıklamasında
Yılmaztürk, “Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için tek vücut olmak adına
buradayız.” dedi.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA ‘POLİTİK EĞİTİM KAMPLARI’ DRAMI
SÜRÜYOR!
Yılmaztürk yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;
“2000 yılı sonrasındaki siyasi, ekonomik ve askeri
atılımlarla gündeme gelen Çin, sınırlarının doğu ve batısında iki farklı yüzle
ortaya çıkmaktadır. Özellikle uzun yıllardır asimilasyon ve yıldırma
politikaları yürütülen Doğu Türkistan tüm dünya gündeminden saklanmakta,
Müslüman Uygurlar her türlü hak ihlaline maruz bırakılmaktadır. Sincan Uygur
Özerk Bölgesi Komünist Parti Sekreteri olan Chen Chuanguo’nun 2017 Nisan
ayından itibaren Doğu Türkistan’daki Uygurları, hapishanelere veya zorunlu
Politik Eğitim Kampları’na göndermesi ve beyin yıkamaya yönelik uygulamaları
Çin için yüz kızartıcı yeni bir fiil anlamına gelmektedir. Çin’in ‘eğitim
kampı’ olarak adlandırdığı toplama kamplarında 1-3 milyon insanın bulunduğu
tahmin edilmekte. Doğu Türkistan‘da inşa edilen bu büyük hapishaneler Nazi
Almanya‘sı uygulamalarını andırmaktadır. Evlerinden, yurtlarından, eş ve
çocuklarından zorla ayrılan insanların sayıları her geçen gün artarken aynı
zamanda uygulanan işkence ve zulümler neticesinde yüzlerce insan hayatını kaybetmektedir.
Birçok aileye akrabalarının cesedi teslim edilmiş, ancak ölüm nedeni hakkında
herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Kampların yaşam koşulları çok kötü olup,
içerisinde çocukların da bulunduğu tutukluların sayısı, kampların alabileceği
insan kapasitesinin kat kat üstündedir. İnsanlar, sırt üstü yatma imkânına bile
sahip olmadıkları için, ancak yanlarına dönerek yatmaktadırlar.
TOPLAMA KAMPLARINDA İŞLENEN HAK İHLALLERİ
Uygulanan yol ve yöntemlere bakıldığında Çin yönetiminin
halihazırda bütün Uygurları ‘suçlu’ olarak kabul ettiği, din ve geleneklerine
bağlı Uygurları terörist olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Kamplardan çıkmayı
başaranların ifadelerine göre toplama kamplarında mahkûmları su tanklarına
daldırma, kadın tutukluların yüzlerinde ve vücutlarında sigara söndürme,
bileklerinden asılan tutukluları copla dövme, elektrik verme, değişik, acı
verici nesnelerle dövülme, soğukta bekletme, yoğun ve parlak ışıkla
körleştirme, uzun süre gergin pozisyonda tutma, uykusuz, aç ve susuz bırakma,
günlerce “kaplan koltuğu” denen hareketsiz koltuklarda oturtma, elleri
kelepçeli ve ayakları prangalı olarak dolaştırılma gibi kötü muameleler
yapılmaktadır.
Bu türden işkenceler fiziksel veya zihinsel
bozukluklarla, çoğu zaman da ölümle sonuçlanmaktadır. Batılı kaynaklara göre
Doğu Türkistan‘da Çin yönetimi tarafından kurulan 16 toplama kampı bulunuyor.
Bu her Uygur ailesinden en az bir kişinin söz konusu kamplarda tutuklu olduğu
anlamına gelmektedir. Tutuklu olanlar genellikle 20 - 40 yaş arasındaki Uygur
erkeklerdir. Bu kamplardaki Uygurlar kendi inançlarını değiştirmeye ve Komünist
Parti ideolojisine boyun eğmeye zorlanıyorlar.” dedi.
Yılmaztürk, acil cevap bekleyen sorularında olduğunu
hatırlatarak tek tek sorularına cevap aradıklarını söyledi.
- Çin insan
haklarına tamamen aykırı bulunan bu kampları neden açma gereği duymuştur?
- Kamplar
nerelere kurulmuştur ve kaç adettir?
- Buralarda ne
kadar kişi tutulmaktadır?
- Bu insanlar
hangi gerekçelerle tutuklanmışlardır?
- Kampların
yaşam koşulları nasıldır?
- Kamplarda
tutuklu bulunanlara günlük olarak neler yaptırılmaktadır?
- Kamplarda
tutuklu bulunanların sağlık durumları nasıldır?
- Kamplarda
hayatını kaybedenlerin sayıları ve ölüm gerekçeleri nedir?
- Kamplarda
tutuklu bulunanların sahipsiz kalan çocuklarının, eş ve yakınlarının akıbeti
nedir?
- Kamplar
uluslararası gözlemcilere neden kapalı bulunmaktadır?
DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ DİĞER HAK İHLALLERİNDEN
BAZILARI
Doğu Türkistan’daki Uygurlara yönelik dini baskılar gün
gittikçe artmaktadır. Baskılar 1970’li yıllardaki ‘Kültür Devrimi’nden sonra en
üst noktaya ulaşmıştır.
1- Camiler ve
mescitlerin birçoğu yıkılmış, bazıları eğlence mekânlarına dönüştürülmüştür.
Mevcutlara ise Çin bayrağı ve devlet başkanı Xi JinPing’ın fotoğrafları
asılmıştır.
2- İslami
kıyafetler ve sakal, bıyık dini aşırılık olarak kabul edilerek yasaklanmıştır.
3- Memurların,
işçilerin, 18 yaşından küçüklerin ibadet yerlerine girmeleri ve ibadet etmeleri
yasaktır.
4- Öğrencilerin
dini kurs ve okullarda okumaları yasaktır.
5- Ramazan
ayında oruç tutmak ağır suçtur, alkol kullanmamak dini aşırılık olarak
görülmektedir.
6- Uygur kızlar
Doğu Türkistan'dan Çin'in iç kesimlerine ucuz iş gücü olarak götürülmekte,
Çinli yerleşimciler ise Doğu Türkistan’a taşınarak bölgenin demografik yapısı
değiştirilmektedir. Uygurlar ağır vergi yükleri ile ezilmektedir.
7- Çin yönetimi
Uygurlara yönelik asimilasyon adımlarına hız vererek “ikiz akraba” politikasını
uygulamaya koymuştur. Buna göre erkekleri ‘eğitim kamplarına!’ gönderilen
ailelere Çinli bireyler zorla yerleştirilerek mahremiyet zedelenmekte ve
Uygurlar sıkı takibe alınmaktadır.
8- Uygur
memurlar öldükten sonra cesetlerinin yakılmasına ait sözleşmeye imza atmaya
zorlanmaktadır; İslami geleneğe uygun defin töreni yasa dışı ilan edilmiştir.
9- Uygurlara
verilen ana dilde eğitim hakkı Çin anayasasından kaldırmıştır. Yasaklanan
kitapları okuyan ya da bulunduran kişiler 5 seneden 20 seneye kadar hapis
cezasına çarptırılmaktadır.
10- 1949‘dan
bugüne Uygurların kullandığı alfabe üç defa değiştirilerek Uygurların okuma
yazma oranını iyice düşürülmüştür.
11- Çin resmi
medya organlarına göre 17,5 milyon insan zorunlu olarak sağlık kontrolünden
geçirilip, kan tahlilleri yapılmıştır. Çok sayıda Uygur’un organlarının
çalınması ve donör olarak kullanılmış olma ihtimalleri oldukça yüksektir.
12- Çin, 2017
yılından itibaren Doğu Türkistan‘da satılan çeşitli gıda ürünleri üzerinde
bulunan “Helal” simgesini yasaklamış, helal olan et ürünleriyle domuz etini yan
yana satma zorunluluğu getirmiştir.
13- Uygurların
İslami geleneğe uygun şekilde evlenmesi yasaklanmıştır. Uygur kızlarına
Çinlilerle zorunlu evlilikler yaptırılarak milli ve dini kimlikleri asimle
edilmeye çalışılmaktadır.
14- Çin hükümeti
2016 yılından itibaren yeni doğan Uygur çocuklarına dini ve milli kimliği
andıran 29 ismin verilmesini yasaklamıştır.
15- Çin rejimi
Uygurların tarihi eserlerini yok ederek kültürel bir kıyım gerçekleştirmiştir.
16- Yurtdışındaki
Uygurların Doğu Türkistan‘daki aileleriyle alakası kesilmiştir.
17- Çin hükümeti
yurt dışında eğitim gören çok sayıda Uygur öğrencinin ailesini rehin almak
suretiyle onlara baskı yaparak Doğu Türkistan‘a dönmeye mecbur etmiştir.
STK VE VİCDAN SAHİPLERİNİN TALEPLERİ
Uluslararası Kamuoyuna:
1- Son çeyrek
asırdır siyasi, ekonomik ve askeri açılardan ivme kaydeden Çin, özellikle
ekonomik hamlelerle İslam dünyasını siyasi konularda baskılama politikasını
uygulamaya koymuştur. Fakat İslam dünyası, Çin ve ABD dışında üçüncü bir yolun olduğunu
unutmamalı, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz reel politik kaygılara kurban
edilmemelidir.
2- Çin
uluslararası hukuka aykırı olarak Doğu Türkistan’da yapmış olduğu tüm hak
ihlali uygulamalarının hesabını uluslararası mahkemelerde vermeli, bunun için İslam
İşbirliği Teşkilatı (İİT) uluslararası toplumu, Gambiya-Myanmar örnekliğinde
olduğu gibi acil göreve davet etmelidir. Başta İslam ülkeleri olmak üzere hak
ve hukuka, insan haklarına riayet eden bütün ülkeler konunun takipçisi
olmalıdırlar.
3- Sivil Toplum
Kuruluşlarının Doğu Türkistan’ı ziyaret etmeleri sağlanmalı. Bu ziyaretler
doğal ve durum tespiti yapılabilecek ortamlarda gerçekleştirilmelidir. Bölgede
iletişim kurulacak kişilerin ziyaret sonrasında başlarına bir şey gelmeyeceği
garanti altına alınmalıdır.
4- Tüm dünyadaki
vicdan sahipleri, Çin hukuksuz uygulamalarına son verinceye kadar Çin mallarını
BOYKOT etmelidir.
5- Çin dünya
çapında sadece ekonomik hamleleriyle değil aynı zamanda lobi faaliyetleriyle de
dikkat çekmektedir. Çin’in kirli lobi faaliyetlerine dikkat etmek
gerekmektedir.
6- Çin’in
insanlık dışı hukuksuz uygulamaları tüm dünyada yüksek sesle duyurulmalıdır.
Çin Hükümetine:
7- Çin, kendi
yasalarına ve taraf olduğu uluslararası antlaşmalara aykırı olan Politik Eğitim
Kamplarını hemen kapatmalı ve bu kamplarda isteği dışında tutulan insanların
maddi-manevi zararları karşılanmalıdır.
8- Doğu
Türkistan’da devam edegelen demografik değişikliklere son vermeli, Uygurlardan
müsadere edilen toprak ve mülkler iade edilmelidir.
9- Doğu Türkistan‘da
yaşayan Uygurların yurtdışına seyahat yasağı ve yurtdışındaki Doğu
Türkistanlıların memleketlerine dönüş ve akraba ziyareti engeli
kaldırılmalıdır.
10- Yurtdışında
akrabası olanlara yönelik denetim ve gözetim kaldırılmalı, para gönderme,
posta, telefon, haberleşme engeli kaldırılarak en temel haklardan olan iletişim
ve haber alma özgürlüğü sağlanmalıdır.
11- Uygurların
şahsi bilgisayar ve cep telefonlarını gerekçesiz kontrol etme uygulaması
kaldırılmalıdır.
12- Uygurların
evlerine yönelik gerçekleştirilen gerekçesiz baskınlar ve Uygur-Çinli ‘zorunlu
akraba’ ya da ‘ikiz aile’ uygulamasına derhal son verilmelidir.
13- İnanç ve
ibadetlere, giyim kuşam ve örf adetlere yönelik yasaklar bir an evvel
kaldırılmalı, camiler ve tüm ibadethaneler olması gerektiği gibi özgür
olmalıdır.
14- Dil, kültür ve
eğitimin önündeki engeller kaldırılmalı, Uygurlar ana dilde eğitim yapabilmeli,
tarihi eserler, kitap ve kütüphaneler korunmalı, okullar ve üniversiteler
erişilebilir olmalıdır.
15- Ekonomik
baskılar, gerekçesiz vergiler ve el koymalar, Uygur kızların uzak bölgelere
işçi olarak zorunlu gönderimleri son bulmalı, devlet dairelerinde ve iş bulma
hususunda Uygurlara Çinlilerle eşit rekabet imkanı oluşturulmalı, bölgeye ait
zenginlikler halkın refahı için kullanılmalıdır.
16- Seyahat
özgürlüğü, evlilik, helal gıdaya erişim ve benzeri haklar iade edilmelidir.” dedi.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder